Son yıllarda artarak devam eden ve dünya genelinde salgına dönüşen obezite insan sağlığını tehdit etmektedir. Obezite sadece kilo problemi olmakla kalmayıp birçok hastalığı da beraberinde getirmektedir. Eğer tedavi edilmezse ölümcül sonuçlar doğurabilen obezitenin süresi kişinin hastalık riskini artırabilir.

Obezite Nedir?

Vücut fonksiyonlarını yerine getirebilmek için enerjiye (kaloriye) ihtiyaç duyar. Bu enerji miktarı yaş, cinsiyet, iş durumu, hastalık vb. değişkenlere göre kişiden kişiye farklılaşmaktadır. Kişi eğer vücudunun ihtiyacından fazla enerji alırsa harcayamadığı bu enerjiyi yağ olarak depolamaya başlar. Vücutta depo edilen bu aşırı yağ miktarı belirli bir oranı geçerse kişi obezite hastası olarak nitelendirilir. Bu oran genellikle Dünya Sağlık Örgütünün tavsiye ettiği vücut kitle indeksi (VKİ) ile ölçülmektedir.

Obez kişilerde aşırı şişmanlığın yanında vücut fonksiyonlarında bozulmalar meydana gelir. Bu da obeziteye bağlı kalp ve damar hastalıkları, metabolik sendrom, uyku apnesi, bazı kanser türleri, tansiyon, karaciğerde yağlanma, tip 2 diyabet vb. birçok yandaş hastalığı da beraberinde getirmektedir.

Kanser

Günümüzün yaygın hastalıklarından biri olan kanserin birçok nedeni bulunmaktadır. Bununla birlikte son yıllarda yapılan çalışmalarda obezitenin belirli kanser türlerini tetikleyebildiği düşünülmektedir. Araştırmalarda yemek borusu, pankreas, kolon ve rektum, meme, endometrium ve böbrek kanserleri ve safra kesesi kanseri gibi kanser türlerinin obezite ile doğrudan bağlantılı olduğu bulunmuştur. Hastaların kilo vererek tedavi olmasıyla birlikte kansere yakalanma oranı da düşmektedir.

Diyabet

Obezite hastalarında sıklıkla görülen şeker hastalığı özellikle tip 2 diyabet insülin direncindeki bozulmalar sonucu ortaya çıkabilmektedir. Aşırı kilo ile birlikte bel çevresi etrafında biriken yağ dokusu vücutta iltihaplanma ve hormonların düzgün çalışmamasına sebep olabilmektedir. İltihaplanma, vücudu insüline daha az duyarlı hale getirebilmektedir. Vücudun yağları ve karbonhidratları metabolize etme şeklini değiştirerek daha yüksek kan şekeri seviyelerine ve sonunda diyabetle birlikte birçok komplikasyonuna yol açabilmektedir. Yapılan çalışmalarda kilo vermenin diyabeti önlemeye ve tedavisine yardımcı olabildiği gözlemlenmiştir.

Kalp ve Damar Hastalıkları

Obezite, kalp ve damar hastalıkları ile doğrudan ilişkili olup çeşitli problemlere yol açabilmektedir. VKİ arttıkça kan basıncı, kötü kolesterol, trigliserid, kan şekeri, iltihap gibi kalp ve damar sağlığına zarar veren etkenlerin de artışına sebep olabilmektedir. Bu da kalp krizi ve damar hastalıklarının görülme oranda arttırabilmektedir. Ancak  vücut ağırlığının yüzde 5 ila 10’u oranında kilo kaybı bile kan basıncını, LDL kolesterolü ve trigliseridi düşürebilmektedir. Ayrıca diğer kardiyovasküler problemlere sebep olabilecek faktörleri iyileştirebilir.

Solunum Yolları Hastalıkları

Aşırı kilo solunum yolları fonksiyonlarını da bozabilmektedir. Abdominal yağ birikimi zamanla diyaframın inişine engel olabilir. Bu durum akciğerlerin solunum sırasında genişlemesini önleyerek solunumu zorlaştırır. Visseral yağ birikmesinde ise göğüs duvarına baskı yaparak akciğerlere hava girişini zorlaştırabilmektedir. Bu da yine solunum problemlerine yol açabilmektedir.  Astım ve obstrüktif uyku apnesi gibi hastalıkların da obezite ile bağlantılı olduğu görülmüştür. Kişinin kilo vermesiyle birlikte diyafram ve göğüs kafesi üzerindeki basınç da azalarak, kişi daha rahat nefes alabilmektedir.

 

Kas İskelet Sistemi

Kilo; kas, eklem ve iskelet sisteminde zorlanmalara sebep olabilmektedir. Kilo artışıyla beraber bu yük de artar ve artrit, diz, kalça osteoartriti, bel ağrısı vb. problemler ortaya çıkabilmektedir. Yine uzun süreli obezite hastalığında kas iskelet sisteminde aşırı deformasyon meydana gelebilir. Sakatlanma durumunda normal kilolulara göre daha fazladır.

Üreme Sisteminde Problemler

Obezite kadınlarda polikistik over sendromu gibi hastalıklara yakalanma oranını artırırken erkeklerde ereksiyon problemlerine sebep olabilmektedir. Ayrıca aşırı kilonun hormonlar üzerindeki bozucu etkisi de üreme sisteminin zarar görmesine sebep olabilmektedir. Yapılan çalışmalarda obezite hastası kadınların kısır olma oranlarının normal kilolulara göre daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Hamilelik sırasında obezite, erken ve geç düşük yapma, gebelik diyabeti, preeklampsi ve doğum sırasında komplikasyon riskini artırabilmektedir. Bununla birlikte bebekte doğuştan anomaliye sebep olabilmektedir.

Depresyon

Obezitenin depresyon üzerinde metabolik bir etkisi olup olmadığı hala araştırılmaktadır. Ancak kişinin aşırı kilo probleminden dolayı depresyon gibi psikolojik problemleri yaşama olasılığı yükselebilmektedir. Sosyal hayatta zorluklar, çevredeki insanların yaklaşımı, karşı cinsle ilişki kurmada zorlanma gibi problemler kişinin depresyon yaşamasına sebep olabilmektedir.

Yaşam Süresini Kısalması

Birçok çalışmada obezitenin kişilerin yaşam süresini kısalttığı gözlemlenmiştir. Özellikle beraberinde getirdiği yandaş hastalıklar, kilonun vücuda verdiği zarar, hareketsiz bir yaşam kişinin yaşamını ortalama 5-15 yıl kısaltabilmektedir. Obezite tedavisi olan kişilerin olmayanlara göre yaşam sürelerinin uzadığı görülmüştür.

Obezite yukarıda sayılanların dışında hipertansiyon, safra kesesi taşı oluşumu, alkolsüz karaciğer yağlanması, metabolik sendrom gibi birçok hastalığı da beraberinde getirebilmektedir. Bununla birlikte yapılan yeni araştırmalar, obezite süresi ile hastalık risk faktörlerinin arttığını göstermektedir.

Obezite ile ilgili yapılan çalışmalarda kişinin obezite süresi ne kadar uzun olursa, sağlık problemlerini yaşama olasılığının o kadar yüksek olabildiği görülmüştür. Kişinin VKİ’nin obezite eşiğinin üzerinde yaşadığı yıl sayısı hastalığın görülme oranını artırabilmektedir. Bununla birlikte VKİ obezite aralığında olsa ve artmaya devam etmese bile sağlık açısından risk taşımaktadır.  Ayrıca obezite tedavi edilmediğinde hasta sağlıksız beslenme alışkanlıkları ve yaşam tarzına devam ederek hastalığın ilerlemesine sebep olabilmektedir. Bu yüzden fiziksel aktivite, sağlıklı ve dengeli beslenmenin olduğu bir yaşam tarzını benimsemek obeziteyi önlemeye yardımcı olacaktır. Sonuç olarak obezitenin süresi kişinin hastalık riskini artırabilir. Bu yüzden obezitenin önlenmesi ve tedavisi sağlık açısından büyük önem taşımaktadır.

 

Obezite tedavisinde birçok farklı yöntem bulunmaktadır. Ancak genellikle diyet, beslenme, ilaç, egzersiz vb. medikal yöntemler işe yaramamaktadır. Bunun için daha çok obezite cerrahisi yöntemleri uygulanmakta ve hastalarda kısa süre içerisinde etkili ve kalıcı sonuçlar elde edilebilmektedir.

İzmir’de Tufan Ergenç Obezite Kliniğinde obezite cerrahisinde son yıllarda en çok tercih edilen tüp mide ameliyatı uygulanmaktadır. Op. Dr. Tufan Ergenç obezite cerrahisinde uzun yıllar 2000’den fazla başarılı tüp mide ameliyatı ile hastalarını sağlıklarına kavuşturmuştur. Gerek donanımlı sağlık merkezi gerekse deneyimli ekibi ile tedavi sürecinin en başından sonuna kadar hastalara destek olmaktadır. Böylece hastalara kolay ve başarılı bir tedavi süreci sağlamaktadır.

Dr. Ergenç, 20 yıllık tecrübesiyle bugüne kadar sıfır komplikasyon ve %100 memnun hasta oranı ile binlerce başarılı ameliyat gerçekleştirmiştir.

2021 yılında dünyaca bilinen kurum SRC tarafından metabolik ve bariatrik cerrahi alanında Master Surgeon (Usta Cerrah) ünvanını kazanmıştır. Aynı zamanda dünyaca bilinen Obezite Topluluğunun (The Obesity Society) ve Amerikan Metabolik ve Bariatrik Topluluğunun (American Society for Metabolic & Bariatric Surgery) üyesidir.
Op. Dr. Tufan ERGENÇ
Latest posts by Op. Dr. Tufan ERGENÇ (see all)
Click to rate this post!
[Total: 0 Average: 0]