Obezite insan sağlığını tehdit eden ve dünya genelinde giderek artan bir hastalıktır. Ülkeler obezitenin önlenmesinde birçok çalışma yapmaktadır. Ancak hastalığın tedavisindeki en önemli adım kişilerin bilinçlenmesidir. Obezite aşırı kilo problemi olarak tanımlansa da karmaşık bir hastalıktır. Obezite hakkındaki söylentiler ve gerçekleri birbirinden ayırmak bu hastalığı daha iyi anlamamızı sağlayacaktır. Bunun için obezite ile ilgili mitler ve gerçekler doğru olarak bilmek gerekir. Böylece hastalığın önlenmesi ve tedavisinde daha gerçekçi adımlar atılacaktır.

İşte En Yaygın Obezite İle İlgili Mitler ve Gerçekler:

Mit: Obezite sadece aşırı kilo problemidir. Obezite hastaları sadece kilo problemi yaşar.

Gerçek: Obezite sadece aşırı kilo problemi olmayıp obeziteye bağlı tip 2 diyabet, kalp-damar hastalıkları, bazı kanser türleri, uyku apnesi, felç gibi çok ciddi sağlık sorunlarını beraberinde getirebilmektedir. Ayrıca obezite kişinin yaşam süresini 10-15 yıl kadar kısaltabilmekte ve erken ölümlere sebep olabilmektedir.

Mit: Obezite sadece kötü beslenme, tembellik ve iradesizlik sonucu oluşan bir hastalıktır.

Gerçek: Kötü beslenme ve hareketsiz bir yaşam obezitenin önemli sebepleri arasındadır. Ancak bunların dışında stres, uyku sağlığı, hormonlar, kronik ağrı, altta yatan tıbbi durumlar, ilaçlar, genetik ve diğer birçok çevresel ve ekonomik faktörler de obezitenin sebepleri arasındadır. Ayrıca normal kiloda olan birçok insan her gün önerilen fiziksel aktivite miktarını yapamamaktadır. Bu yüzden obezite hastalarının tedavisinde öncelikle sebep belirlenmeli ve kişiye özel bir tedavi süreci planlanmalıdır.

Mit: Kilo vermek tüm sağlık problemlerini ortadan kaldıracaktır.

Gerçek: Kilo kaybı özellikle tip 2 diyabet, kalp-damar, polikistik over sendromu, bazı kanser türleri gibi yandaş birçok hastalığın tedavisine destek olmaktadır. Ancak vücutta hızlı kilo kaybı besin eksikliklerine, uyku sorunlarına, safra kesesi taşlarına, psikolojik stres, hormon bozulması ve metabolik komplikasyonlar gibi çeşitli problemlere sebep olabilmektedir.

Sağlıklı bir şekilde kilo verebilmek için mutlaka bir doktor ya da diyetisyene danışılmalıdır. Özellikle tedavi sürecinde doktorunuzun fiziksel ve psikolojik olarak destek olması, gerekli yönlendirmeleri yapması kilonuzu verirken sağlığınızı korumak açısından çok önemlidir.

Mit: Kilo kaybı için alınan ve harcanan kalori hesabı yeterlidir.

Gerçek: Alınan kalorinin harcanan kaloriden az olması kilo kaybı için çok önemlidir. Ancak burada diğer önemli nokta  hangi besin grubunu tükettiğinizdir. Çünkü tüketilen besin türü ve miktarı kullanılan enerji miktarını da etkiler. Ayrıca yediğiniz besinler, yeme miktarınız ve ne zaman yediğiniz hormonlarınızı da etkileyebilmektedir. Bazı yiyecekleri tüketmek hormonları etkileyerek kilo alımına sebep olmaktadır. Yine bazı besinler tokluk hissini arttırıp metabolizmayı hızlandırmaktadır. Protein ve yağ grubunu arttırıp karbonhidrat tüketimini azaltmak kilo verilmesini kolaylaştırmaktadır.

Besin değerlerine bakılmaksızın sadece kalori hesabı yaparak kilo vermeye çalışmak sağlık açısından zararlı olabilmektedir.

Mit: Kilo vermedeki başarı verilen kilo miktarı ile ölçülür.

Gerçek: Kilo vermede çoğunlukla kaybedilen kilo oranına bakılmaktadır. Ancak birçok çalışma sadece kaybedilen kilo miktarına odaklanmanın psikolojik olarak olumsuz etkilere sebep olabileceği göstermektedir. Ayrıca sadece sayıya odaklanmak kilo verme-alma kısır döngüsüne, stresin artmasına, düzensiz yeme, öz saygı sorunlarına ve vücut algısıyla ilgili problemlere sebep olabilmektedir.

Sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde kilo vermek kaybedilen kiloya değil doğru diyet ve egzersiz programına bağlıdır. Ayrıca başarı ölçütünün kan basıncı, diyet kalitesi, fiziksel aktivite, benlik saygısı ve vücut imajı gibi ağırlıktan bağımsız sonuçlara kaydırılması ile daha etkili ve kalıcı sonuçlar elde edilmektedir.

Mit: Sebze ve meyve gibi sağlıklı yiyeceklerin fiyatlarının düşürülmesi obezite salgını için çözümdür.

Gerçek: Obezite ile mücadele kapsamında birçok ülkede bu tarz girişimler bulunmaktadır. Ancak burada en önemli eksik insanların yiyecek tercihi ve sağlıklı beslenme konusundaki eğitim eksikliğidir. Yapılan birçok araştırma ile obeziteyi önlemede eğitimin gelir ve sağlıklı gıdalara erişimden daha önemli bir rol oynadığı sonucuna varılmıştır.

İnsanların sağlıklı gıdalara erişimini kolaylaştırmanın yanında beslenme alışkanlıklarını düzenlemek obeziteyi önlemede çok daha etkili sonuçlar vermektedir.

Mit: Yavaş kilo vermek kalıcılık açısından daha iyidir. Hızlı verilen kilo hızlı bir şekilde tekrar geri alınır.

Gerçek: Hızlı kilo verildiğinde de kalıcı ve etkili sonuçlar alınabilmektedir. Burada önemli olan uygulanan diyet ve egzersiz programına uyulmasıdır. Bir uzman kontrolünde hızlı bir şekilde verilen kilolar uzun vadede geri alınmaz. Özellikle düşük kalorili beslenen kişilerin çok hızlı kilo kaybettikleri ve bu kilolarını da koruyabildikleri gözlemlenmiştir. Ayrıca yavaş kilo vermek kişinin motivasyonunu düşürerek kilo kaybını önleyebilmektedir.

Mit: Okullarda verilen beden eğitimi ve fiziksel egzersizlerin olduğu dersler çocuklarda obeziteyi engellemektedir.

Gerçek: Yapılan çalışmalarda okullarda yapılan bu tarz ders ve etkinliklerin çocuklar için obeziteyi önleyici bir etkisi olmadığı gözlemlenmiştir.. Çocukların obeziteden korunması için sadece fiziksel aktiviteler yeterli olmayıp sağlıklı beslenme alışkanlıkların da kazandırılması gereklidir.

Mit: Kişi yaşam tarzını değiştirmeden meyve ve sebze tüketimini artırarak kilo verebilir.

Gerçek: Meyve ve sebze sağlık tüketimi açısından faydalıdır. Ancak fiziksel aktivitenin olmadığı ve yaşam tarzını değiştirmeden sadece sebze ve meyve tüketimi kilo verdirmez aksine kilo alımına sebep olabilir. Özellikle meyvelerin içerisinde buluna şeker fazla tüketildiğinde kilo alımına sebep olabilir. Bu yüzden dengeli beslenmek ve fiziksel aktivite kilo vermek açısından en sağlıklı yoldur.

Mit. Obezite genetik bir hastalık olup önlenemez.

Gerçek: Obezitenin sebepleri arasında genetik yatkınlık bulunmaktadır. Ancak genetik yatkınlığı bulunan herkes obezite hastası olmayabilir. Doğru beslenme, egzersiz gibi sağlıklı yaşam alışkanlıkları obeziteyi önleyebilmektedir.

Mit: Obezite Cerrahisi (Bariatrik Cerrahi) sadece aşırı kilolu kişiler için yapılır ve yüksek risk taşır.

Gerçek: Obezite cerrahisi ile morbid obez (süper obez) (VKİ 40 ve üzeri)kişilerde çok başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Ancak tip 2 diyabet, polikistik over sendromu, uyku apnesi hastalığı olan obez kişiler için (VKİ 35 ve üzeri) de çok etkili bir tedavi yöntemidir. Obezite hastalarında diyet, ilaç, spor gibi yöntemler işe yaramadığında uygulanan obezite cerrahisi ile çok başarılı ve etkili sonuçlar alınmaktadır.

Obezite cerrahisi yöntemlerinde hastanın sindirim sistemine cerrahi müdahale yapılır ve laparoskopik (kapalı) olarak uygulanır. Obezite cerrahi yöntemleri doğru bir uzman ve donanımlı bir merkezde uygulandığında risk oranı çok düşüktür. Ayrıca iyileşme süreci de çok hızlı olup hasta kısa süre içerisinde normal yaşantısına dönebilmektedir.

Yukarıda belirtilen  obezite ile ilgili mitler ve gerçekler dışında da yine farklı duyumlar  yada bilgilere ulaşabilirsiniz. Bunun için tedavi olmaya karar verdiğinizde en doğru kaynaktan yani doktorunuzdan bilgi almak, daha sağlıklı bir tedavi süreci geçirmenizi sağlayacaktır.

Tufan Ergenç Obezite Kliniğimizde  profesyonel bir ekip ve tam donanımla  obezite cerrahisinde en çok tercih edilen yöntemlerden biri olan tüp mide ameliyatı uygulanmaktadır. Midenin büyük bir kısmının alındığı bu ameliyatla hastalarımız kısa süre içerisinde fazla kilolarından kurtularak sağlıklarına kavuşabilmektedirler. Obezite cerrahisinde uzmanlaşmış Op. Dr. Tufan Ergenç birçok başarılı tüp mide ameliyatı gerçekleştirmiştir. Yurt içi ve dışından birçok hastanın tedavisini gerçekleştiren Dr. Ergenç sadece ameliyat değil tüm tedavi süreçlerinde hastalarına destek olarak sağlıklı bir tedavi süreci geçirmelerini sağlamaktadır.