Şeker Hastaları Mide Küçültme Ameliyatı Olabilir Mi?

Şeker hastalığı diğer adıyla diyabet vücudun yeterince insülin üretememesi ya da üretmesi ancak vücutta bunu kullanamamasıdır. Vücudun yeterince insülin üretememesi ya da hiç üretmemesi tip 1 olarak adlandırılan diyabet türüdür. Vücudun insülin üretmesi ancak bunu vücutta kullanamaması ise tip 2 diyabet hastalığı olarak adlandırılır.

Son yıllarda obezite ile ilgili yapılan araştırmalar, özellikle tip 2 diyabetin obezite ile güçlü bir şekilde ilişkilendirildiğini göstermektedir. Vücut kitle indeksi (VKİ) 35 kg / m2’den büyük olan hastalarda, normal VKİ olan insanlardan 40 kat daha fazla tip 2 diyabetin gelişme riski bulunmaktadır. Bununla birlikte obezite cerrahisi geçiren hastaların yaklaşık üçte birinde tip 2 diyabet olduğu bilinmektedir.

Obezite, tip 2 diyabetin yanında metabolik sendrom, yüksek tansiyon,  kardiyovasküler hastalıklar, hipertansiyon, uyku apnesi,  karaciğer yağlanması, insülin direnci, artrit ve bazı kanser türleri dahil olmak üzere birçok sağlık sorununa yol açmaktadır. Obezite hastaları ilaç, diyet ve spor ile tedavi edilemediğinde ve istenilen kriterleri taşıdıklarında obezite cerrahisi hayat kurtarıcı tedavi olarak uygulanır.

Obezite cerrahisi, hastaların  kilolarından kurtulmasını sağlarken aynı zamanda sağlıklarını tehdit eden birçok hastalık için de tedavi şansı olmaktadır.  Obezite cerrahisinde en fazla tercih edilen mide küçültme ameliyatı (tüp mide ameliyatı) sadece obeziteyi değil aynı zamanda şeker hastalığı, yüksek tansiyon, karaciğer hastalıkları gibi yandaş hastalıkları da tedavi edici olduğu gözlemlenmiştir. Kilo vermek için mide küçültme ameliyatı olmuş hastalar arasında yapılan araştırmalar mide küçültme ameliyatı olmuş kişilerin, olmayanlara kıyasla, daha düşük oranda obeziteyle ilişkili kanserlere yakalandığını ortaya koymuştur. Yine obezite hastası kişilerde sıklıkla görülen şeker hastalığı, kalp ve damar hastalıkları, eklem problemleri ve daha birçok kiloya bağlı hastalık,  cerrahi işlem sonrası kilo kaybıyla ortadan kaldırılabilmektedir.

Obeziteye bağlı hastalıklarda özellikle tip 2 diyabetin tedavisinde kilo vermek ve ilaç kullanımına bağlı olarak kontrol altına alınabilir. Ancak bu yöntemler denendiği halde kilo vermeyen kişilerde mide küçültme ameliyatları, kişinin hem sağlıklı bir vücuda sahip olması hem de tip 2 diyabette iyileşme sağlamasında önemli bir rol oynamaktadır. Tip 2 diyabetin tedavisinde ilaçlar ile %13 oranında iyileşme sağlanırken bu oran obezite cerrahisinde %75’leri bulmaktadır.

Mide küçültme ameliyatı (tüp mide ameliyatı) sonrası ilk 6 aylık erken dönem sonuçlarına bakıldığında Tip 2 diyabet hastalarında %80’lere varan düzelmeler görülmekle birlikte bu oran diğer bir yöntem olan gastrik bypass ameliyatı ile neredeyse aynı orana sahiptir. Ameliyat sonrası takiplerde üçüncü yılda yine hastaların %50’sinin kan şekerlerinin iyi olduğu gözlemlenmiştir.

Yaşlılık, ameliyat öncesi uzun süredir devam eden Tip 2 şeker hastalığı (3 yıl ve fazlası), ameliyat öncesi kötü şeker kontrolü, ameliyat öncesi 2 veya daha fazla şeker ilacının kullanımı, ameliyat sonrası tekrar kilo alımı, sağlıksız beslenme alışkanlıklarına geri dönme gibi sebeplerle Tip2 diyabet hastalığının uzun dönem takiplerinde % 50 ve üzeri tekrarlama görülmüştür.  Obezite cerrahisi, genel cerrahi içerisinde yer alan ve obezite cerrahisi alanında uzmanlaşan doktorlar tarafından yapılır. Doktorun deneyimi ve uzmanlığı  ameliyat sürecinde ve sonrasında başarı oranını büyük ölçüde etkiler.  Ameliyat sürecinde ve sonrasında doktor tarafından hastanın takibi ve kontrollerinin doğru bir şekilde yapılması hastalığın tekrar etme olasılığının azalmasında önemli bir rol oynar.

Ameliyat sonrası hastalığın tekrar etme olasılığı bulunmasına rağmen,  yine de tip 2 diyabet hastalarının tedavisinde mide küçültme ameliyatı ilaç kullanımına göre başarı şansı daha yüksek olup komplikasyonu çok az olan bir metabolik cerrahi yöntemidir. Ameliyat olan kişinin daha sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürme şansı da artmaktadır.