Obezite son yüzyılda dünya genelinde önlenebilir ölümcül hastalıklar listesinde sigaradan sonra ikinci sırada gelmektedir. Obezite genel olarak bedenin boy uzunluğuna göre ideal olan kilosunun, yağ kütlesi olarak yağsız kütleye oranla aşırı artması olarak tanımlanır. Kişinin yaş, yaptığı iş, cinsiyet, genetik, hamile olması, hastalık gibi durumlara göre günlük olarak alması gereken kalori miktarı vardır. Eğer alınan kalori harcanandan fazla olursa bu kişinin vücudunda yağ depolanması sonucu kilo problemlerine sebep olur. Kilo alımında vücut kitle indeksi  (boyun metre cinsinden karesi/kg) 25 -30 üzeri olursa kişi hafif şişman ancak 30 u geçtiğinde obez kategorisine girer. Obezite ile birlikte kişilerde Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından da açıklanan tip 2 şeker hastalığı yani diyabet, hipertansiyon, uyku apnesi, metabolik sendrom,  karaciğer yağlanması, insülin direnci vb. hastalıkların görülme sıklığı giderek artar.

Obezitenin sağlıksız beslenmenin yanında genetik, hormanal gibi farklı sebepleri bulunmaktadır. Tedavi  için önce altta yatan nedenin bulunması gerekir.  Eğer hastada metabolik bir neden varsa öncelikle bunu tedavisi yapılır. Hastaya uygun diyet tedavisi, egzersiz programı, ilaç tedavisi, psikolojik destek vb yöntemler ile hastanın tedavisi sağlanır. Bunun yanında yine hastada obeziteye sebep olabilecek organik (genetik, hormonal, nörolojik) veya ilaç kullanımı gibi sebeplerin olup olmadığı tespit edilir. Hasta için planlanan tedavi yöntemi uygulanır. Ancak tüm bunlara rağmen hasta kilo veremiyorsa obezite cerrahisi hayat kurtarıcı olarak uygulanır. Bunun yanında  uzun süreli morbid obeztie rahatsızlığı olan (VKE 40 tan fazla olan) kişilerde de ancak %2-4 oranında kalıcı kilo kaybı yaşandığı için bu hastalar da genel olarak obezite cerrahi yöntemleri uygulanır.

Obezite cerrahisi kilo problemi yaşayan hastaların kilo vermesi amacıylşa sindirim sistemlerine cerrahi müdahalede bulunulmasıdır. Obezite cerrahisinde iki temel kavram bulunmaktadır. Birisi kısıtlama temelli, diğeri ise emilimi azaltan girişimlerdir. Kısıtlıyıcı ameliyatlar mide hacminin küçültülerek kişinin daha az besin tüketmesini sağlamaktır. Emilim azaltıcı girişimler ise bağırsakların bir kısmını alarak mevcut besin emilimini azaltmasını sağlamaktır.

Obezite cerrahisinde,  mide katlama, mide kelepçesi, tüp mide ameliyatı, Gastrik By-Pass,  Duodenal Switch, Mini Gastrik By-Pass, Duodenojejunal Bypass/Sleeve Gastrektomi  gibi yöntemler ile mevcuttur.  Bunun yanında obezite cerrahisi aynı zamanda metabolik cerrahi kavramını da içine alır. Metabolik cerrahi özellikle tip 2 diyabet hastalarının tedavisinde kullanılırken obezite üzerinde de tedavi edici bir etkisi olduğu kanıtlanmıştır. Aynı zamanda obezite cerrahisi uygulanan hastalarda da yüksek oranda diyabetlerinde gerileme, tansiyonlarında gerileme, karaciğer yağlanmasında gerileme görülmektedir. Yöntemlerin eksileri ve artıları bulunmakla birlikte özellikle son yıllarda obezite  cerrahide emilim bozucu yöntemler yerine kısıtlama temelli yöntemler tercih edilmektedir. Çünkü emilim bozucu yöntemlerde özellikle kişinin vücudunda vitamin ve minerallerin emiliminde soru yaşayacağı için ömür boyu dışardan takviye alması gerekirken, kısıtlama temellilerde bu sorun ortadan kalkmaktadır. Bunun yanında ileriki yıllarda revizyon ameliyatlarını da mümkün kılmaktadır.

Hasta  obezite şikayeti ile gelip, cerrahi bir işlem için sağlık merkezine başvurduğunda  hastanın;

Vücut kitle indeksine bakılır. Vücut kitle indeksi 40’ın üzerinde olmalı ya da 35-40 arasında olup çeşitli hastalıkları ( yüksek tansiyon, şeker hastalığı, uyku apnesi, eklem rahatsızlıkları, reflü hastalığı vb. ) olmalıdır. Yine Dünya Sağlık Örgütü eşlik eden hastalıklardan bir yada birden fazlasının olması durumunda VKİ 35 ve daha üst  olan hastalarda, hiçbir yandaş bulgusu olamasa da VKİ 40 ve daha üst  olan hastalarda obezite ve eşlik eden ek hastalıkların en etkili tedavisinin cerrahi olduğunu bildirmekte ve önermektedir.

Vücut Kitle indeksi sınırları uygun ise hastanın diyet programına bakılır. Hormonal hiçbir hastalığı bulunmamasına rağmen diyet, egzersiz ve ilaç tedavisi ile kilo vermeyi başaramamış ya da verdiği kiloları almış olması gerekir. Bu hastanın en az 3 yıl boyunca  obezite problemi yaşaması, bir yıllık ilaç, diyet ve psikolojik desteğe rağmen hastalığının seyrinde değişim olmaması gerekmektedir.

Hastanın yaşının 18-65 arası olması gerekir. Yaş sınırı yine hastanın performansına ve başka hastalıkların olup olmamasına göre değişir.

Hastada, alkol ya da uyuşturucu madde bağımlılığı gibi bağımlılıkların olmaması gerekir. Ameliyat süreci kadar ameliyat sonrası da büyük önem taşıdığı için ameliyatın risklerini alarak sonrasında beslenme ve takip şartlarını kabul edecek psikolojik düzeye sahip olmalıdır.

Hastada endokrinolojik (hormonal) hastalıklar bulunmamalıdır.

Bunun yanında hastaya 24 ay boyunca hamile kalması tavsiye edilmemektedir.

VKI (Vucut kitle indeksi), 30- 35 arasında ise medikal tedavilerle kan şekeri kontrol altına alınamayan Tip 2 Diyabet hastalarına ameliyat önerilebilir

Hasta ameliyat için gerekli koşulları taşıyorsa doktoru kendisine uygun metabolik ve cerrahi yönetimi gerekirse hasta ile birlikte seçer.

Obezite cerrahisi algılananın aksine estetik kaygı yerine kişinin sağlığı için büyük önem taşır. Çünkü obezite birçok hastalığı beraberinde getirdiği için ölümcül sonuçlara yol açar. Obezite cerrahi si hastanın sağlıklı bir hayata sahip olmasının yanında yaşam süresini de uzatan bir tedavi yöntemidir.

Click to rate this post!
[Total: 0 Average: 0]
Dr. Ergenç, 20 yıllık tecrübesiyle bugüne kadar sıfır komplikasyon ve %100 memnun hasta oranı ile binlerce başarılı ameliyat gerçekleştirmiştir.

2021 yılında dünyaca bilinen kurum SRC tarafından metabolik ve bariatrik cerrahi alanında Master Surgeon (Usta Cerrah) ünvanını kazanmıştır. Aynı zamanda dünyaca bilinen Obezite Topluluğunun (The Obesity Society) ve Amerikan Metabolik ve Bariatrik Topluluğunun (American Society for Metabolic & Bariatric Surgery) üyesidir.
Op. Dr. Tufan ERGENÇ
Latest posts by Op. Dr. Tufan ERGENÇ (see all)